26 Ağustos : Dönüşümün Ateşi

26 Ağustos : Dönüşümün Ateşi

“…/ Hürriyetimi ve ekmeğimi kaybettiğim oldu/
Fakat hiçbir zaman/…/ gelecek günlere emniyetimi kaybetmedim./…”
N. Hikmet – “Kuvâyi Milliye/ Destan”

Temel soru şu: Toplumlar belli bir tarihi olayla büyük bir değişim yaşayabilirler mi? Türkiye’nin tarihinde “26 Ağustos”un anlamı nedir? Anadolu coğrafyasının yeni/ aydınlık geleceğinin büyük dönüşümü nasıl ateşlenmiştir?

1. Toplumlar tarih sahnesine uygarlıklarla çıkarlar, uygarlığın çöküşü ile sahneden çekilirler. Aslında uygarlık dediğimiz, içinde kültürü de barındıran iktisadi yapıdır. Hangi toplumun ekonomik gücü, üretim olanaklarının organizasyonu iyi ise dönemine uygun bilimi kullanmaya başlar. Bilim teknolojiyi doğurur, ekonomik güç artar, tüm bunların yarattığı hukuk ve toplumsal işleyiş düzeni gelişir. İşte uygarlık böyle bir yapının üzerinde yükselir. Üretimde bilim/teknoloji kullanılmaz ve geliştirilmez, toplumsal işleyişte hukuk düzeni sağlanmazsa, uygarlık da çöker! Çöküşün en temel sorumluları da umursamaz basiretsiz yöneticilerle, yöneticilere yakın müflis/ihtiraslı tüccar/işadamları oluyor…
Çözüm, tarihin akışında insanlığın ekonomik/ bilimsel/ hukuksal gelişimine uymaktır. Yoksa uygarlığın ırmağı, durağanları yok eder…

2. Osmanlı’nın iktisadi yapısı, “Sanayi Devrimi”ne de, “bilimsel gelişmeler”e de kapalıydı. Bu nedenle son yüz elli yılda “Aydınlanma Devriminin ışığı” Osmanlı coğrafyasını aydınlatamadı. Yurttaşlık bilincine dayalı “Ulusçuluk” anlaşılmadı. Çöküş kaçınılmazdı! Çöken iktisadi yapının altında, koskoca “Memalik-i Ali Osmaniye” emperyalist güçlerin ham toprakları olmaya adaydı.

3. Ama bunca umur görmüş bu coğrafyada “…/Gayrık yeter!/…” diyenlerin inancı ile başlayan “19 Mayıs” direnişi, “26 Ağustos” ateşi ile parlamıştır. 26 Ağustos sabaha karşı topçuların ateşi, yalnızca emperyalist güçlere değil, ortaçağ karanlığına da başkaldırıdır.
O gün Afyon ovasına doğan Güneş, bu topraklarda yepyeni bir yapıyı aydınlatmıştır! (Ya 30 Ağustos zafer tacı olmasaydı?)
Evet, toplumların tarihinde öyle anlar vardır ki, gelişimin bunca ağır devingenliğinde bir kılıcın keskinliği kadar fark yaratır, toplumu dönüştürür. “26 Ağustos” ateşinin anlamı budur. Osmanlı, uygarlık ırmağında sele kapılmışken, Anadolu’da yeni bir uygarlığın ışıltısı parlamıştır.

4. Uygarlık aydınlıkta başlar! Tarihin sömürgecilerine karşı Kurtuluşun Savaşını yöneten güçler, tarihte görülmemiş bir devrimle Anadolu’da çağdaş bir devlet yaratmışlardır. İnsanlığın Aydınlanma Devrimi Anadolu Aydınlanması olarak ışıldamış, yurttaşlık bilincine dayalı bir “ulus” oluşturulmuş, yönetme erkini yurttaşlara veren laik parlamenter demokrasiye dayalı iktisadi yapı geliştirilmiştir. 4.000 yıllık ilkel toprak işleyen halktan sanayi devrimini yaratmaya çalışan bir ulus ortaya çıkarılmıştır.
Devrimi önemsizleştirmeye çalışan, ulus bilincini sorgulayan, Cumhuriyet’e numara koyan “ayrık otları”nın anlamadığı budur.

5. Geceler kararsa da gün sabaha gebedir!