“9 Eylül” Üzerine…

“9 Eylül” Üzerine…

“Ateşi ve ihaneti gördük
ve yanan gözlerimizle durduk
bu dünyanın üzerinde/ …”
N. Hikmet – “Kuvâyi Milliye/ Destan”

Temel soru şu: Yaşandığından yaklaşık bir yüzyıl (89 yıl) sonra günümüzde “9 Eylül”ün bir anlamı kalabildi mi? O gün de, bugün de bu “Kutsal Savaş” neyi söylemektedir? Savaşların anlamı nedir?

1. Bütün savaşlar iktisadidir. Savaşların iki aktörü vardır: Ya iki iktisadi güç bir ülkeyi istila için birbirleriyle çarpışırlar. Ya da bir iktisadi güç, bir ülkeyi/ coğrafyayı ele geçirmek için o ülke halkına saldırır. Amaç hep aynıdır: Savaşılan toprakların ya da toplumun iktisadi kaynaklarını ele geçirmek. Savaşı kazanan ülkenin egemen sınıfı, kaynakların da sahibi olur. Bu durum “din” kılıflı “Haçlı Seferleri”nde de böyledir, “demokrasi” kılıflı Ortadoğu saldırılarında da. Haklı ve meşru olan tek savaş, ülkelerini koruyanların “bağımsızlık” savaşlarıdır. Ve her savaş, işbirlikçi ve bozguncularını da yaratır.

2. I. Dünya Savaşı, 15. yy.dan beri dünyayı paylaşmaya çalışan sömürgeci güçlerin kontrol ve hakimiyet savaşıdır. Ölenlerse mazlum halkların yoksullarıdır. Ortadoğu kaynaklarına tam hakimiyet isteyen emperyalist güçler, dağılan Osmanlıdan kalan Anadolu coğrafyasına İzmir’den saldırmışlardır (15 Mayıs 1919). 20 yy.ın ilk “bağımsızlık” ateşi de bu topraklarda yakılmıştır.
9 Eylül 1922’de, muzaffer Türk Ordusu, başlarında zafer tacı, boyunlarında Padişahın idam fermanı ile girmiştir İzmir’e!
Tarihte çok az ordu, bunca yokluk ve yoksulluk içinde, zaferle sonuçlanan savaşla ülkesini kurtarmıştır. Bu Savaş, mazlum ülkelere ışık, emperyalistlere yenilgi yaşatmıştır.

3. İzmir önemlidir: Anadolu İzmir’le işgal edilmiş, İzmir’le kurtarılmıştır. Osmanlı’nın sömürü, Cumhuriyet’in ihraç kapısıdır. Yeni Devlet’in kuruluş projesi burada tartışılmıştır: Tarihin ilk “iktisat kongresi” burada yapılmıştır.

4. “9 Eylül”den sonra, “aydınlanmacı/ çağdaş/ sanayi toplumunun gereklerine uygun” bir toplum modeli yaratılmıştır. Bunca uygarlığın rahmi Anadolu’da etnik yapıya dayanmayan “ulus” oluşturulabilmiştir. Kurtuluş Savaşı’nın mucizesi budur. Bağımsızlık Savaşı, modern hukuk düzenine dayalı devleti doğurmuştur.

5. Yenilgileri Lozan’da belgelenen emperyalist güçler, elbette sömürü kanallarını kullanacaktır. 20. yy.ın sonunda etnik temelli “mikro milliyetçilik” üretilmiştir. “İnsan hakları” sömürüye alet edilmektedir. Din kullanılmaktadır. Bugün Ortadoğu 21 yy.ın enerji deposudur. Anadolu yeraltı ve yerüstü kaynakları ile iştah kabartmaktadır. Türkiye büyük bir pazar gücüdür.
“9 Eylül”de yenilenler, bugün ulus temelli yurttaşları, etnik/ inanç/ bölge unsurlarını kullanarak ayrıştırmaktadırlar. Toplumu daha muhafazakarlaştıran sermaye yapısı teşvik edilmektedir. Sonuçta, bireyler umarsızlaştırılmakta, sömürü kolaylaştırılmaktadır.
Aydınlığın ateşini her anlamda yeniden yakmak gerek!