Antalya’ya Demiryolu

Antalya’ya Demiryolu

“Kara tren gecikir belki hiç gelmez”
Yavuz Bingöl

Temel soru şu: Antalya’ya “demiryolu” gelmeli midir? Bölgesel kalkınmada ulaştırmanın rolü nedir? Bölgesel ve ulusal gelişme ilişkisinde ulaştırma sektörünün katkısı nasıldır? “Kaynakların etkin kullanılması” ile “gelecekteki refah” ilişkisinde politik karar vericilerin çapsızlığı nerededir?

1. Bir ekonominin sağlıklı işleyebilmesi, anacak üretilen mal ve hizmetlerin dağıtılması ile gerçekleşebilir. Hiçbir coğrafya tüm ihtiyaçların tek başına karşılandığı yer olamaz. Farklı bölgelerin/ coğrafyaların farklı üretimleri vardır ve bölgeler arası bu malların ve hizmetlerin dağıtımıdır toplumların refahını artıran. Refah, hem üretilenin başka yerlere gönderilmesi, hem de başka yerlerden malların getirilmesi ile çoğalır. İnsanlar on bin yıldır bu nedenle başka coğrafyalara sürekli gider, götürür, getirir, gelişir. Yalnızca mallar gitmez, bilgi gider, kültür gider, yaşam biçimleri gider, bilinmezler görünür olur. İnsanlık böyle gelişmiştir.
Yaşam geliştikçe, coğrafyalar arası “yol” da gelişmiştir, yolculuk da!
Yolu geliştiren, toplumları geliştiren, refahı artıran, süreç içinde gelişen “ulaşım”dır. Bir coğrafyanın gelişiminde ulaşım kanalları ne kadar çoksa, o bölgenin gelişimi de o kadar yüksek olacaktır. Ulaşım ekonominin damarlarıdır, her hücreye kan götüren, can verendir!

2. Antalya coğrafyasına (Torosların tüm güneyine), ulaşım ne kadar çok/ farklı/ kolay/ ucuz olursa, bölgenin gelişimi o kadar artacaktır.

3. Oysa tüm Osmanlı tarihi boyunca, bu bölge yolsuzdur, ulaşım kısıtlıdır. Yaklaşık iki bin yıllık Antik Lidya/ Pamfilya/ Pisidya yolları kullanılagelmiştir. Bölgeyi iç Anadolu’ya bağlayan Çubuk beli dışında ilk karayolu 1946’da Rasih Kaplan’ın (1883-1952) önderliğinde köylülerin “yol vergisi” ile yaptıkları “Akseki yolu”dur.

4. Antalya şimdi havayolu ile dünyaya açılmıştır, ama karadan yalnızca Cumhuriyet döneminin yaptığı bu iki yolla tüm Anadolu’ya açılma çabasındadır. Oysa Türkiye’nin en önemli limanı, ulaşım yetersizliğinden tam kapasite çalışmamaktadır. Anadolu’nun yükünü bölgeye/ limana, buranın yükünü içerilere taşıma maliyetleri artmaktadır. Tüm bölge ekonomisi boğulmaktadır.

5. 1950’den sonra “demiryolu” bilerek unutturulmuştur. Oysa demiryolu inşaat maliyeti dışında tüm dünyada “en ucuz” taşımayı gerçekleştiren ulaşımdır.

6. Gelişen ekonomik koşullarda, Türkiye’nin güneyi, bu denli kısıtlı ulaşımda kalamaz. Antalya’nın bölgesel olarak demiryolu ile ulusal ağa bağlanması bir görev, bir tartışmasız zorunluluktur.

7. Bunu görenler (o dönem Antalya’sının resmi/ yarı resmi/ sivil on yedi kuruluşun yöneticileri) Akdeniz Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öncülüğünde 1995 yılında bir panelle konuyu gündeme taşımıştır (*). Yazık ki ülke yönetenler bu ekonomik zorunluluğu görmezden gelmişlerdir.

Çok geç olmadan, Antalya ve çevresi ucuz/ güvenli/ sağlıklı/ büyük/ kitlesel taşımayı sağlayan ulaşımla Türkiye’ye bağlanmalıdır. Aksi durum, tüm bölgenin geleceğini çalmaktır!

* Antalya Valiliği, (1995), Antalya’nın Ulusal Demiryolu Ağına Bağlanması, (Eds.) ŞANLI, Mustafa ve diğ., Panel, Antalya: 2 Haziran 1995.