Baskı ve Kontrol İle Yönetmek

Baskı ve Kontrol İle Yönetmek

“Yürü bire Hızır Paşa
Senin de çarkın devrilir”

Pir Sultan Abdal

Temel soru şu : Demokrasilerde, yöneticiler yönetme erkini nerden alırlar ve güçlerin dağılımının anlamı nedir? Demokrasinin olmazsa olmazları nelerdir? Tüm erk’in bir kişi ya da zümrede toplanması neyle sonuçlanır?

1. Demokrasi, I. Sanayi Devrimi ile ortaya çıkan ve yönetme erkini toplumu oluşturan sınıflardan alan, sanayilermiş toplumlarındaki yönetim biçimidir. Yüzyıllar süren insan hakları mücadeleleri sonucunda kazanılmıştır. Toplumdaki farklı sınıf ve kesimlerin oyları ile iktidar gücüne (yönetme erki) sahip olan siyasi parti yöneticileri, “bu partiye oy verenlerin” tercihlerini yansıtabilir. Ancak, yöneticiler kendilerine oy vermeyenlerin tercihlerini ve toplumsal-demokratik istek ve tepkilerini dikkate almak zorundadırlar. Demokrasilerde oyunun birinci ve temel kuralı budur. Bu kural çalışmıyorsa, demokrasi “ortaoyu”nundan öte gitmez!

2. Demokrasinin ikinci kuralı, “güçler ayrılığı” ilkesidir. Yasama, yargı ve yürütme erkleri tümüyle birbirinden bağımsız çalışır. Böylece toplumun tüm sınıflarının talepleri parlamentoya yansır (yasama), “kanun devleti“nden “hukuk devleti“ne geçilir (yargı). Yürütme erkinin tutum ve kararları “kontrol” edilmiş/ denetlenmiş olur. Erklerin dağılımı, toplumun yaşam kalitesinin artması, refahının yükselmesi, insan hak ve hukukunun gelişmesidir. Güçler ayrılığı, insan uygarlığının ulaştığı evrensel sonuçtur. Bu kural çalışmıyorsa, demokrasi yoktur!

3. İki durumda demokrasi olmaz: a) Ülkenin ekonomisi uluslarüstü büyük sermayenin kontrolündeyse, demokrasiye gerek yoktur. (Zaten demokrasi orta ve alt gelir gruplarının çıkarlarını korur). b) Feodal toplumlarda demokrasi olmaz. Feodal gelenekten gelenlerin demokrasi kültürü olmadığından, kolayca otoriter tutuma geçmek isterler.

4. Faşizm baskıcı rejimleri tanımlamak için kullanılan genel bir terimdir. 20. yy. sanayileşmiş toplumlarında görülen, ırkçı/ elitçi/ devlet adına yönetenin diktatörleştiği/ üç erki de kendinde topladığı bir yönetim biçimidir. Feodal toplumlardaki dikta rejimlerinde farkı, faşist rejimler piyasa ekonomilerinin olduğu toplumlarda gerçekleşmiştir.
Faşist rejimlerin en önemli suçu, yönetenlerin kendilerini “mutlak doğru” kabul etmeleri, farklı düşünce ve istekte bulunanları “baskı” ve “sindirme” ile yok etme yoluna gidip, tüm toplumu “kontrol” etme çabasında olmalarıdır.

5. Bugün Türkiye’yi yönetenlerin tutum ve davranışları, demokrasilerin evrensel hukukundan uzaklaşmaktadır. Yönetenler, paydaşları güçlendirilmiş bir demokrasi anlayışı yerine, “tek kişinin gücü”ne dayalı “başkanlık” sistemini istemektedirler. Parlamento adeta tek kişinin talepleri doğrultusunda işlemektedir. Temel konular toplumsal tartışmaya açılmadan yasalaşmaktadır. Yargı erki öncelerde bunca tartışma konusu olmamıştır. En küçük bir eleştiriye ve toplumsal talebe tahammül bir yana, şiddetle bastırılmaktadır. Demokratik hak talepleri engellenirken, toplumu sindirme ve kontrol altına alma çabası yükselmektedir.