Bencillik ve Yoksulluk

Bencillik ve Yoksulluk

“… /Hey Allah’tan korkmaz/
Sana bana ölüm var/…”
Kayseri Türküsü

Temel soru şu: Toplumun yoksul kesimlerinde “bencillik” ve “çıkar” “cehalet”le birleşirse, toplumların çağdaş anlamda gelişim ve ilerlemesi engellenir mi? Diğer deyişle, yönetenler bu kesimlerin tercihlerini teşvik eder, “oy-çıkar” ilişkisini genelleştirirse, ülke ekonomisi ne yönde, nasıl etkilenir? “Sosyal devlet”i, “çağdaş olmayan ve yardım yapan” bir devletten ayıran unsurlar nelerdir?

1. İktisat’ın önemli düşünürlerinden Adam Smith’e göre her insan bencildir ve bencillik evrenseldir. Liberal iktisadi düşüncenin temeli bu varsayıma dayanır. Kapitalizmin işleyişi de bencil insanın iktisadi faaliyetleri toplamıdır. Bencillik, bireylerin çıkarlarını en iyi korumalarını sağlar, dolayısıyla toplumun çıkarları ençoklanmış olur.
Bireyin çıkarı ile toplumun çıkarı çelişirse ne olacaktır? İktisadi liberalizmin buna yanıtı yoktur.

2. İnsanı insan yapan değerler silsilesi, insanın tarihsel süreçte kazandığı “erdemler” bütünüdür. Bireyin bencilliği ile çıkarı, kazanılmış erdemle iki yönde gelişmektedir: Bir, bireyin kendi çıkarı, içinde yaşadığı toplumun çıkarlarından üstün olamaz. İki, toplumun çıkarı uzun dönemde daha büyükse, birey kısa dönemli çıkarından vazgeçebilir.

3. Erdemli birey bilir ki katkıda bulunmadığı refahtan pay almak, haksızlıktır. Siyasi ya da ekonomik güçle haksız elde edilmiş kazanç/ servet/ refah toplumun kaynaklarını sömürmektir/ hırsızlıktır. Çalışmak erdemdir/ kutsaldır/ ibadettir.

4. Diğer yandan, çalışan-üreten ama yoksul sınıflara/ bireylere, ülkeyi yönetenlerin bir gelişme planı ile gelir transferi yapmaları doğaldır. Ülke refahının topluma dağıtılmasında düşük gelir grupları desteklenir. Bu gelir aktarmaları, hem ekonomide kaynakların büyütülmesine yarar, hem de aşamalı olarak yoksulların refahını artırıcı rol oynar. Yoksulların bu toplumsal katkıya gereksinmeleri zaman içinde azalır.

5. Eğer yoksullara aktarılan gelir, onların durumunu zaman içinde iyileştirmiyorsa, iktisat politikaları iyi yönetilmiyor demektir. Ekonomik gelişme stratejisi amaçlamadan, kolay “oy” elde etme rahatlığı ile düşük gelirlilere “sadaka” verir gibi “yardım” gerçekleştirilirse, bu durum ekonomiye pozitif katkı sağlamayacaktır. İktidar sahiplerini kolaycılığa ve keyfi yönetime heveslendirecektir. Sorun üretimi gerçekleştirenlerin paylarının bir kısmının sorumsuzca dağıtılmasıdır.

6. Düşük gelir gruplarının bencil çıkarları ile kısa vadeli düşünmeleri, kendilerini yoksulluğa bağımlı kılarken, “sadaka ekonomisi” mantığında yapılan gelir aktarmaları, hem bu bireyleri/ aileleri yoksulluğa mahkum etmekte, hem de çoğu kez bir tür “toplumsal sülük” olmaya itmektedir. Bencillik ve çıkar cehaletle birleşince, bu seçmenler hem üretenlerin üretimlerini “yiyorlar”, hem de ülkenin kötü yönetilmesine katkı sağlıyorlar.

Bencil ve sorumsuz kitlelerin, “cehalet”le birleşen tembelliğe dayalı “üretmeden tüketme” kolaycılığı, ülkenin çağdaş anlamda gelişimini engelleyen siyasi tercih olarak algılanmalıdır.