Deha’nın Sonsuzluğu

Deha’nın Sonsuzluğu

“Eşsiz kahraman ATATÜRK,
Vatan sana minnettardır!”
İsmet İNÖNÜ

Bir erken “10 Kasım” yazısı…

Temel soru şu: Mustafa Kemal Atatürk’ü bugün de anlamlı kılan nedir? 21. yy.da O’nu hala önemli ve kalıcı yapan hangi unsurlardır? Biz O’nu niçin severiz?

1. Tarihi toplumlar yazar. Ekonomik yapısı, buna bağlı siyaseti ve hukuki sistemi ile gelişmenin dinamiklerini sağlarlar. Toplumların gelişmişlik ölçütü, yalnızca yüksek ekonomik rakamlar değil, toplumsal sınıfların ekonomi ve siyasette söz sahibi olabilmelerine bağlıdır. Bu, bireylerin siyasette ve toplumsal yaşamda ne kadar etkin olduklarıyla ilgilidir. Çağdaş anlamda her “yurttaş” bu hak ve olanağa sahip olmalıdır.
Çalışma insani, yaşam baskısız, hukuk eşit, vergi adil, refah yaygın, yoksulluk az olmalıdır. Siyaset haksız rant dağıtmamalıdır. Her yurttaş bu sürece “özgür ve eşit” katılabilmelidir.

2. Ne var ki, toplumlar bu sürece kolayca ulaşamamaktadırlar. Bu gün “uygar dünya” denilen uluslar, yüzyıllarca süren birikimler sonucu ulaşmışlardır, insanlığın aydınlık yüzüne. Aşiretin kimliksiz şahıslarından/ devletin kimliksiz tebaalarından/ kralın-padişahın-lordun-ağanın kullarından “özgür birey”e dönüşmek kolay olmamıştır.
Onlar, kanlarıyla tarih yazarak “özgürleşmiştir”.

3. Tüm bu süreçte her türlü bağnazlığa karşı “insan aklı” sorgulamıştır! Dini/ yönetme erkini kullananların baskısına karşı insan aklı “özgür düşünce“yi geliştirmiştir. Dogmaya karşı “bilim” aydınlatmıştır, insanlığın yolunu. Bilim geliştikçe insanlığın “Aydınlanma Devrimi” gerçekleşmiştir. Bilimin ve Aydınlanma Devrimi’nin sağladığı özgürlük ortamında insan aklı, tüm siyaseti değiştirmiştir. Yönetme erkini/gücünü Tanrı yerine, “yuttaşlar”dan alan yönetim sistemi kurulmuştur. Kanun devleti yerine, bireye ve yurttaşa dayalı hukuk sistemi egemen olmuştur. Bunu adı “laiklik“tir. Eşit haklara dayalı “yurttaş” doğmuştur.
Bu gelişme, acısız ve sancısız değildir, kan ve gözyaşı ile örülmüştür.

4. Bugün, “işi-aşı/ insanca yaşama hakkı/ baskısız düşünce özgürlüğü/ gücünü yalnızca özgür yurttaşlardan alan demokratik parlamenter sistemi/ özgür üniversiteleri/ özgür mahkemeleri/ keyfiliğe dayanmayan yönetme erki/ bireylerinde sorumluluğu ve hakları olan yurttaşlık bilinci” olan toplumlar öne çıkmıştır.
Bunun adı “çağdaş/ uygar” toplumdur!

5. Elbette, çağdaşlığın önünde dinin temiz inancını/ sermayenin kanlı gücünü/ etnik-dini farklılığın ayrıştırıcı kışkırtıcılığını/ akıl yoksunu düşüncesizliği kirli sömürü için kullanan güçler dün olduğu gibi bu gün de vardır.

6. Mustafa Kemal Atatürk, yüzyıllarca ortaçağ karanlığındaki bir toplumda kan ve gözyaşı döktürmeden, “Anadolu Aydınlanması“nı gerçekleştirmiş, “uygar toplum” yaratma sürecini başlatmıştır. Hem de bunu emperyalist güçler ve yerli işbirlikçilerine rağmen…
O’nun “aydınlık meşalesi” hala bütün gücü ile karanlığa karşı parlamaktadır!
BİZ ATATÜRK’Ü BU NEDENLE ÇOK SEVERİZ!