Eğitimde Yeni Düzen

Eğitimde Yeni Düzen

“Âdem vardır cismi temiz/”
Alır abdest olmaz temiz/…”

Hatayi

Temel soru şu : “Eğitimde yapılmak istenen nedir? Bir “yapısal dönüşüm” mü amaçlanmaktadır? Neden eğitimle bu denli uğraşılmaktadır? Ekonomi-politik sonuçları neler olabilir?

1. İnsan, evrimsel gelişimi bir yana, son on bin yıldır sorgulayarak/ öğrenerek/ biriktirerek/ deneyimleyerek gelişme göstermiştir. Tüm birikimlerini de yeni nesillerine onları “eğitilerek” aktarmıştır. İnsanlık ve uygarlık tarihi, “gelişme dinamiklerini gören/ bilen/ deneyimlerini doğru aktaran” toplumların ilerlediğini göstermektedir. İyi eğitilmiş insan gücü, bir toplumun en değerli “beşeri sermaye”sidir.
Yazık ki her toplum aynı nitelikte değildir!

2. Toplumların üretim biçimleri geliştikçe yaşam kaliteleri de artmış, kişilerin yönetsel söz söyleme ve bireysel hak arama konumları genişlemiştir. Bunda “sorgulayıcı düşünme” ve yeni nesillerin “çağdaş eğitim ve öğretim”i etkili olmuştur. İlerleyen toplum, daima beşeri sermayesini iyi eğitebilen toplumdur. Bu nedenle eğitim tüm zamanlarda önemlidir.

3. Ne var ki, iç ve dış baskı ve sömürünün olduğu her yerde/ her zaman/ her toplumda, toplumun eğitiminde “din” bir “kontrol aracı” olarak kullanılmıştır/ kullanılmaktadır. Aydınlanma devrimi, bir anlamda din adına yapılan baskı ve zulümlere karşı bir tür başkaldırıdır!

4. Anadolu coğrafyasında “aydınlanma devrimi” Cumhuriyet ile başlamıştır. Din temelli imparatorluktan, “sorgulayıcı aklı” ve “yurttaş” temelli yönetme erkine geçişi içlerine sindiremeyenler, her daim Cumhuriyet kazanımlarına karşı çıkmışlardır! Tarihin diyalektiğinde bu çağdaşlarla muhafazakârların kavgasıdır. Muhafazakârların iktidarında bugünkü tüm politik düzenlemelerin özü şudur: Kontrol edebilmek! En kolay silah da dindir.

5. Şimdi eğitimde, uluslararası rekabet edebilen, çağdaş donanımlı, iyi nitelikli toplumda beşeri sermaye olacak genç nesiller yetiştirme kaygısı yoktur. Tersine kabullenen, sorgulama ve analiz etme yetisi gelişmemiş gençler üretme telaşı vardır. “Sorgulayan” değil, “inanan” genç isteniyor. Yıllarca şarlatanlık düzeyinde imam okullarından üniversitelere alınmadığı yalanı söylenmiştir. Oysa meslek okulları bir yana, “fen liseleri” mezunları bile imam okulu öğrencileri ile aynı koşullara bağlı idi. Şimdi “imam okulları kapatılmıştı” yalanı tekrarlanmaktadır. Oysa lise kısmı hep açıktır.

Cami açarken siyaset, okul bahçesinde siyaset yapılmakta, üstelik doğrular söylenmemektedir. Ayrıca koparılan bunca fırtınada öğrencilerin yalnızca yüzde 9’u imam okulunu tercih etmiştir. Acaba seçmeli derslerde “istemeyen” aileler fişlenmeyecek midir?

Toplumda bunca hak yiyen, hırsız, vergi kaçakçısı acaba dindarlıkla açıklanabilir mi? Ülkemizde ve tüm dünyada din adına katliamlar yapanları hangi liseler yetiştirmiştir?

6. Tüm islam coğrafyasında aydınlanmayı başlatan ve kalkınan tek ülke Türkiye şimdi karartılmak isteniyor, durum budur.