Oy. Politikalar. Demokrasi.

Oy. Politikalar. Demokrasi.

“… /Elinde divit kalem/
(Katlime ferman yazar/)
Dertlere derman yazar/…”
Erzurum Türküsü

Temel soru şu: “Oy”un önemi nedir? Acaba oy verenlerin tercihleri ile politika yapıcılarının tercihleri aynı yönde midir? Diğer deyişle, politika yapıcılar her zaman oy verenlerin tercihlerine göre mi karar alırlar? İki tercih arasında fark olacaksa, demokrasi nedir, nerede işe yarar?

1. İnsan, topluluklar biçiminde yaşayabilen canlı türüdür. Tüm çağlar boyunca da birlikte yaşamanın koşulu olarak, her topluluk ortak çıkarlar için “kurallar” belirlemişlerdir. İlkel-Komünal toplulukların dışında, kuralların uygulaması “yöneten-yönetilenler” ayrımını ve “düzenlemeleri”ni getirmiştir. Topluluklar, “klan”dan “kabile”ye, kabileden “devlet”e geliştikçe, kurallar ve yönetme biçimleri de karmaşıklaşmıştır. Köleci toplumda da feodal toplumda da yönetilenlerin toplumsal işleyiş kuralları üzerine “istekleri/talepleri” olabilir ama bu toplumun “genel yönetim kuralları”na yansımaz. Çünkü yönetilenlerin böyle bir hakları yoktur! Yöneten şah/padişah/kral kendi görüşü doğrultusunda, yönetmekten gelen ve kendinde gördüğü “erk” hakkı doğrultusunda, tebaasını/halkını/milletini kendince yönetir. Padişah halkını dinleyebilir ama yönetme kurallarını kendisi belirler.

2. Batı’da, zincirin halkaları gibi, üretim değişimi zorlamış, “sorgulayan insan aklı” laik düşünceyi ve “bilimi” geliştirmiş, “aydınlanma çağı”nı başlatmış, “Sanayi Devrimi” gerçekleşmiş, gelişen “demokrasi” kültürü ile “Parlamento” doğmuştur. “Yönetilenler”, kulluktan “birey” olma bilincine yükselmiş, yönetimde ve toplum yasalarında söz sahibi olmuşlar, “Oy Hakkı” elde etmişlerdir. “Oy” “birey” olmaktır, kutsaldır.

3. Çağdaş parlamenter sistemde, yönetimdeki siyasi partiler dayandıkları seçmen kitlesinin/ toplumsal sınıfın “talepleri” doğrultusunda “politika uygular”. Eğer uygulanan politikalar, oy veren sınıfların tercihlerini yansıtmazsa, siyasal parti “oy’a dayalı seçim”le yönetimden uzaklaştırılır. Diğer deyişle, yönetme erkini alan (iktidara gelen) siyasi parti, kendisine oy veren sınıfların tercihi doğrultusunda politika üretmek zorundadır. Ama bu kez toplumsal tercihler, sınıflar arasında çelişirse, hükümet olan parti hangi politikayı uygular?

4. Sanayi devrimini gerçekleştirmiş, laik toplum düzenini yurttaş bilincine yerleştirmiş toplumlarda, “uzlaşma” kültürü gelişmiş ve toplumsal sınıflar arasında çıkar çatışmasını en aza indiren, güçsüz kesimleri bile koruyan bir anlayış egemen olmuştur. Bunun adı “demokrasi kültürü”dür. Parlamentoya yansıyan uzlaşma kültürü, uygulanan politikaları da belirlemektedir. Çağdaşlık da budur.

Sorun, sanayi devrimini ve “aydınlanma çağı”nı yaşamamış toplumlarda, “kendisi olamamış birey”lerin kitlesel ve “kabullenme” kültürüne dayalı davranış gösterebilmeleridir. Bu durum üç tür sorun doğurmaktadır: i) Yalnızca yönetenlerin düşünce ve istekleri toplumu şekillendirmektedir. Yönetilenler çıkar-oy çelişkisi yaşamaktadır. ii) Yönetilenlerin çıkar ve talepleri parlamentoya tam yansımamaktadır. iii) Yönetilenlerin bir kısmı çalışmadan (üretmeden) tüketmenin kolaylığı ile ucuz çıkar peşinde yaşayarak, toplumun çağdaş biçimlenmesini umursamamaktadır.

Erzurum türküsü iki biçimde söylenir: Ya “dertlere derman yazar”, ya da “katlime ferman yazar”.